Arabuluculuk nedir?

Arabuluculuk Avrupa’da ve Amerika’da 40 yılı yakın süredir uygulanan bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Aralarında davaya konu olmuş veya olabilecek bir uyuşmazlık olan kişilerin meseleyi bir arabulucu eşliğinde karşılıklı olarak müzakere ederek çözüme kavuşturdukları bir süreçtir.

Arabuluculuk sisteminin Türkiye hukuk sisteminde yer alması nasıl oldu?

Dünyadaki gelişimine paralel olarak arabuluculuk ülkemizde 1990’lı yılların sonu itibarıyla, özellikle başta akademik çevrelerce üzerinde durulan ve tartışmalar yapılan ve bilimsel makaleler, raporlar yazılan bir konuydu. Konu hakkındaki bilimsel tartışma ve çalışmaların istenen yoğunluğa ulaşması ile birlikte bu konuda yasa çalışmaları yapmak için bir bilim komisyonu kuruldu. Komisyonunun uzun süre dünya örneklerini inceleyerek yaptığı çalışmanın sonunda 03.06.2008 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilen “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı”, 7 Haziran 2012 tarihli oturumunda kabul edilerek yasalaştı.

Arabulucuların görevi nedir?

Arabulucular, tarafların iletişimini kolaylaştırarak onları masada tutan arabuluculuk yöntemleri uygular. Tarafların kendi çözümlerini kendilerinin bulmalarına yardımcı olur. Bunu yaparken arabulucu konuyu çözümleyen bir karar vermez, taraflara çözüm seçeneği sunmaz. Arabulucunun tarafsız ve bağımsız bir kişi olması gerekir. Arabulucunun taraflardan birisiyle ciddi bir bağı olması halinde arabuluculuk yapmaması gerekir.

Kimler arabulucu olabilir, şartları nelerdir?

Türkiye’de sadece en az beş yıllık mesleki deneyimi olan hukuk fakültesi mezunları arabuluculuk yapabilir. Adalet Bakanlığı siciline kayıtlı arabulucu olabilmek için Bakanlıkça lisanslanan eğitim kurumlarından teorik ve pratik en az kırk sekiz saat eğitim alınması gerekir. Eğitimden sonra Bakanlığın açtığı yazılı ve uygulamalı sınavı geçip sicile kaydolanlar arabulucu unvanını kazanır. Türkiye’de arabulucular sicil ve denetim bakımından Adalet Bakanlığı’na bağlıdır. Arabulucular her yıl maliyeye aidat öderler. Arabuluculuk mesleğini yapanlar her yıl sekiz saat yenileme eğitimi almak zorundadır.

Hangi davalar arabuluculuk kapsamındadır?

Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na göre arabuluculuğa ancak tarafların sulh olabileceği, hakkından vazgeçmesi ve iddiaları kabul etmesinin mümkün olduğu ve bir mahkeme kararının gerekmediği hallerde başvurulabilir. Örneğin tarafların boşanabilmesi ve çocuğun velayeti için mutlaka bir mahkeme kararı gerektiğinden taraflar bu gibi konuları arabulucuya götüremezler. Yine uyuşmazlık aile içi şiddetten kaynaklanıyor ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda uzlaşma kapsamında sayılan suçlardan değilse o olay arabuluculuğa uygun olmayacaktır. Yani örneğin eşlerin birbirlerine şiddet uygulamaları, silahla yaralama, ölüme neden olan suçlar sonucunda istenen tazminatlar için arabulucuya gidilemez. Fakat bütün kredi sözleşmeleri, alım satım sözleşmeleri, tüketici uyuşmazlıkları, eser sözleşmeleri, kira uyuşmazlıkları, işçi alacakları, deniz ticareti ve sigorta uyuşmazlıkları, marka-patent uyuşmazlıkları, boşanmadan sonraki mal paylaşım uyuşmazlıkları, taksirle yaralama, silahsız kasten yaralama, hakaret, tehdit, konut dokunulmazlığının ihlali ticari sırrın açıklanması gibi şikâyete bağlı suçların işlenmesi nedeniyle istenecek tazminatlarda arabulucuya gidilebilir. Adalet Bakanlığı’nın arabuluculuk sistemini mahkeme öncesi çözüm yolu olarak zorunlu hale getirme çalışmaları kapsamında ilk olarak işçi-işveren uyuşmazlıklarında arabuluculuk zorunlu hale gelecek. 2016 yılında Meclis gündemine gelmesi beklenen değişikliklere göre iş davalarında arabuluculuk zorunlu hale gelecek. Arabulucuya başvurmadan açılan davalar incelenmeden reddedilecektir.

Kişiler ne zaman arabulucuya başvurur?

Arasında hukuki bir uyuşmazlığı olan kişiler bunu çözmek için üçüncü bir kişinin yardımına ihtiyaç duyduğu her zaman arabulucuya başvurabilir. Türkiye’de arabuluculuğa dava açılmadan önce ya da dava sırasında başvurulabilir. Dava öncesi arabuluculukta taraflar anlaşmaya varırlarsa artık davaya gerek kalmayacaktır. Taraflar dava açıldıktan sonra hâkimler tarafları arabuluculuk hakkında bilgilendirilirler. Arabuluculuğa gitmek isterlerse hâkim duruşmayı en çok iki kez üç aya kadar erteleyebilir. Taraflar anlaşırlarsa mahkeme davayı görmeyi bırakır ve artık tarafların anlaştıkları metin geçerli olur. Anlaşamazlarsa dava kaldığı yerden devam eder ve olay hakkında mahkeme karar verir. Arabuluculuğun avantajlarını nelerdir? Arabuluculuk özellikle dava yoluyla karşılaştırıldığında birçok avantajı olan bir yöntemdir. Bu avantajları nedeniyle arabuluculuk dünyada ve ülkemizde her geçen gün daha popüler hale gelmektedir. Arabuluculuk insanlar arasındaki ilişkileri korur Arabuluculuk temelinde dostane bir çözüm yolu olduğundan var olan ilişkilerin kötüye gitmesini engeller ve bozulmuş ilişkilerin düzelmesini sağlar. Arabuluculukta taraflar iletişimi sürdürdüklerinden isteklerine uygun ortak bir çözüm bulma şansları yüksektir. Arabuluculuk çabuk çözüm sağlar Davaya konu olaylar mahkeme tarafından ortalama en erken sekiz ayda ortalama olarak dört yılda çözülürken arabuluculukta sonuca üç saat ila bir haftalık sürelerde ulaşılabilir. Bu nedenle yaşanan uyuşmazlığın kısa sürede çözülmesini arabuluculuğu seçebilirler. Arabuluculuk ekonomiktir Dava sırasında yapılması gereken masraflar, avukatlık ücretleri ve hakkın geç alınması karşısında arabuluculuk makul ücretlerle çözüme ulaşmayı sağlar. Arabuluculuk gizlidir Arabuluculukta ileri sürülen görüşler, belgeler, teklifler ve ikrarlar gizlidir. Bu nedenle taraflar çekinmeden her konuyu masaya yatırabilirler. Bu nedenle kamuoyuna yansımasından çekinilen konularda arabuluculuk tercih edilebilir. Arabuluculukta sürecin kontrolü tarafların elindedir. Arabuluculukta sadece tarafların mutabık kaldığı konularda anlaşma yapılır. Taraflar arabuluculuktan her an vazgeçebilirler. Kimse istemediği bir anlaşmayı imzalamaya zorlanamaz.

Arabuluculuk sisteminin yargı sistemine katkıları nelerdir?

Arabuluculuk sisteminin benimsenmesindeki en önde gelen amaçlardan birisi yargının iş yükünü azaltmaktır. Uyuşmazlıklar mahkemeye gitmeden, gittiyse de mahkemenin karar vermesine gerek kalmadan arabuluculuk yoluyla çözüme kavuşturularak mahkemelerin bakmakta olduğu dava sayısını azaltma amacı güdülmektedir. Devlet daha önce adliye ve hakim sayısını artırarak yargının aşırı iş yükü problemini aşmaya çalıştı. Ancak dünyanın en büyük ülkesi olmamamıza rağmen dünyanın en büyük adliyelerine sahip olmamız bile bizdeki iş yükünü kaldırmaya yetmedi. Bu nedenle devlet uyuşmazlıkları mahkemeye gitmeden çözüme kavuşturmanın en etkili yolu olan arabuluculuk yolunu geliştirmeyi benimsedi. Şu anda ülkemizde uygulanan arabuluculuk sistemi bu politika ve ihtiyacın sonucudur.

Arabuluculuğun ilkeleri nelerdir?

Arabuluculuğun tüm dünyada kabul görmüş temel ilkeleri vardır. Bu ilkeler arabuluculuğun ortak dilini oluşturur. Bunlardan ilki iradilik ilkesidir. İradilik tarafların arabuluculuğa başvurmada, başvurdukları arabuluculuğu yürütmede ve yürütülen süreci sonlandırmada her an özgür olduklarını anlatır. Kimse bir arabuluculuk sürecine başvurmaya, sürdürmeye ve anlaşmaya veya anlaşmamaya zorlanamaz. Tarafların her aşamada süreçten çekilme hakkı vardır. Arabuluculuğun ilkelerinden birisi de eşitliktir. Arabuluculuğa katılan taraflar, ekonomik durumlarına, sosyal statülerine bakılmaksızın eşit haklara sahiptirler. Arabulucu da süreç boyunca taraflar arasındaki eşitliği gözetmekle yükümlüdür. Arabuluculukta bir tarafın söz hakkı engellenemeyeceği gibi, sürecin dışında da bırakılamaz. Arabuluculuğun en önemli ilkelerinden birisi gizliliktir. Arabulucu, taraflar ve sürece katılan diğer kişiler arabuluculuk boyunca konuşulan ve görüşülenleri gizli tutmakla yükümlüdür. Ancak taraflar karşılıklı olarak anlaştıkları konularda gizliliği kaldırabilirler. Aynı şekilde arabuluculuk sürecindeki notlar, teklifler, görüşler, kabuller de mahkemede delil olarak kullanılamaz ve bu sayılanlar hakkında tanıklık da yapılamaz. Buna rağmen delil olarak kullanılır ve hakkında tanıklık yapılırsa mahkeme bunları karar verirken dikkate alamaz. Diğer bir ilke de tarafsızlıktır. Arabulucu süreç boyunca tarafsız olmak zorundadır. Arabulucu bir tarafı tutamaz, süreci bir tarafın işine gelecek şekilde yönetemez. Arabulucu tarafsızlığından şüphe edilmesine neden olabilecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.

Arabuluculuğun maliyeti nedir?

Taraflar arabulucunun ücretini ve masraflarını eşit ödeyecektir. Uyuşmazlığın parayla ölçülebilmesi halinde örneğin 25.000 TL’lık bir olayda taraflar arabulucuya toplam %6 ücret öder. Ücret tarifesine göre uyuşmazlığa konu miktar arttıkça bu oran kademeli olarak düşer. Para ile ölçülemeyen olaylarda ise arabulucunun ücreti saat ücreti olarak ödenir. Bu ücret olaya ve taraf sayısına göre saati 95 ila 240 TL arasında olabilecek. Arabulucu ile tarifenin altında ücret sözleşmesi yapılamaz.

Başarılı bir arabuluculuktan sonra taraflardan biri anlaşmaya uymazsa nasıl bir süreç izleniyor?

Arabuluculuk anlaşması imzalanması ile birlikte her iki tarafı da bağlar. Bu anlaşmadan dönmek diğer tarafın rızasıyla yani ancak yeni bir anlaşmaya mümkündür. Arabuluculuk anlaşması imzalandıktan sonra isteyen taraf mahkemeye başvurarak anlaşma belgesine “icra edilebilirlik şerhi” alabilir. Mahkemenin anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi vermesi ile birlikte arabuluculuk anlaşma belgesi aynı mahkeme kararlarının icrasında olduğu gibi icra işlemini başlatmaya yarar. Bu icra takibine sayılı haller dışında itiraz etmek mümkün değildir. Görüldüğü gibi başarılı bir arabuluculuk sonunda imzalanan anlaşmaya uyulmaması halinde alacaklının anlaşma belgesiyle icra takibi başlatması ve alacağını gereğinde haciz yoluyla alması mümkündür.

Arabuluculuk sistemi Türkiye’de benimsendin mi?

Arabuluculuk emsal ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de yavaş ama emin adımlarla ilerlemektedir. Arabuluculuğun yaygınlaşması için sadece kanuni düzenlemeler yapılması yeterli değildir. Bunlara ek olarak toplumu ve hukuk camiasını bilgilendirmek ve işini iyi yapan arabulucuların da yetiştirilmesi gerekir. Bu yılın sonunda Türkiye’de eğitim almış arabulucu sayısının 15.000’e ulaşması beklenmektedir. Dolayısıyla hukuk camiasında ilgi gören arabuluculuğun zamanla toplumda da hak ettiği yeri bulacağı kanısındayım. Adalet Bakanlığı arabuluculuğun doğal bir süreç içinde benimsenmesi için gereken her türlü faaliyeti titizlikle yürütmektedir. Bunun yanında bazı dava türlerinde, öncelikli olarak da iş davalarında tarafların arabulucuya kanun yoluyla sevk edilmesi gündemdedir. Bu gibi önlemler sayesinde arabuluculuğun toplumdaki bilinirliği artacağı gibi yargının iş yükü de kademeli olarak azalacaktır.